Biraz dağınık kalsın
Herhangi bir meselede edebiyatçılar ne diyor diye bakılıyor mu vatandaş tarafından? Mesela mülteci meselesini ele alalım; siyasetçiler, medya vesaire mi daha etkili oldu/oluyor yoksa edebiyatçılar mı? Daha genel bir soru soralım: Edebiyat etkili mi etkisiz mi? Buyurun tartışmaya.
Bir yandan kelimeye, sözcüklere büyük büyük manalar yükleyip hiçbir şeye hiç kimseye tesir etmeyen metinler ortaya koymak akıl kârı değil bizce. Son pişmanlık neye yarar her şeyin bedeli var diyor ya, bedeli olmayacak mı yazıp söylediklerimizin? Bir kayayı değilse bile ufak bir çakıl taşını yerinden oynatmayacaksa niçin yazıyoruz? Niçin yazalım?
Depremler oluyor, olacak. Depremin, afetlerin edebiyatla, hikayeyle, yazıyla ne ilgisi var? Depremi niçin bahse konu ediyoruz? Kahramanmaraş merkezli depremler sürecinde ve sonrasında yaşananlardan hareketle gördük ki ev kurulmaması gereken yerlere ev kurulmuş, kurulan evler düşük kalitede kurulmuş, kolonu kesilmiş vesaire. Eee, bize ne bundan? Bize nesi şu, bu işler bir günlük işler değil, kültür bir günde oluşmuyor. On yıl, elli yıl, yüz yıl istiyor belki. Ama bir yerden başlanır, bir adım atılırsa.
Ev sahipleri hususuna gelelim, yine Kahramanmaraş depremleri sonrasında depremden etkilenen şehirler dahil çevre şehirlerde de yaşanan fahiş kira fırsatçılıklarını nereye koyacağız? Deprem olmuş binlerce insan ölmüş, yaralanmış; zulmetmeye çalışıyor tuzu kurular. İnsan onuruna, ahlaka yaraşır şeyler yapmayı kimden, nereden öğreneceğiz? Yeşilçam’dan bir sürü misal verebiliriz, ilk akla gelenlerden Münir Özkul’un Yaşar usta karakteriyle “Bak beyim,” diye başlayan tiradı hâlâ geçerliliğini, etkileyiciliğini koruyor.
Kanun, devlet bir yere kadar işliyor, insanla ilgili konularda insanı insandan başka ne anlayabilir? Hem edebiyat evrensel değil mi? Kanunlardan, devletlerden yüce değil mi? Son birkaç yıldır kiracılarla ev sahipleri arasında yaşananlardan daha iyi fantastik edebiyat yapılabildi mi son yıllarda?
Taksi sorunu var deniyor mesela yıllardır İstanbul'da. Var mı gerçekten? Varsa buna tek kelam etmiş mi edebiyatçılar? Ya da İstanbul'un sorunlarıyla ilgili kim ne konuşuyor?
15 Temmuz edebiyatta karşılığını buldu mu? Halk yaptı edebiyatını. Sözlü edebiyat. O gece ve sonrasında. 15 Temmuz edebiyat camiasınca neden işlenmedi? Halk kendi edebiyatını konuşturdu gerçek, kesin ve keskin bir dille.
Öte yandan mesela kültür sanat işlerinin içinde hali hazırda FETÖ'yü desteklemiş, FETÖCÜLERLE iftarlara miftarlara katılmış kimse yok mu?
Edebiyatçının sorumluluğu nedir, nerede başlar, biter mi, nerede biter? Edebiyatçı bizce öncelikle kendi halkına ve kendinden önceki ustalara karşı sorumludur. Halkçı olmak zorunda mı edebiyatçı? Tartışılabilir ama halka saygı göstermek mecburiyetindedir. Sonra diğer ülkelerin halklarına ve diğer ülkelerin kendinden önceki ustalarına karşı da sorumludur.
Medyacı yalan söyleyebilir, siyasetçiler söyleyebilir, edebiyatçı dürüst olmak zorunda; kendisine ve sorumlu olduğu halka karşı.
Bahsi mültecilerden açtık, ırkçılara da gelelim. Her şey güllük gülistanlık olsa belki açığa çıkmayacaktı ırkçılar. Ekonomik kriz yükseldikçe ırkçılar da daha açığa vuruyor kendini, zaten ellerindeki en önemli slogan da bu: Suriyeliler bedava yaşıyor biz ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz. İkinci sınıf vatandaş muamelesi şimdi mi geldi aklına? Suriyeliler gelmeden önce aynı insanları soyup soğana çeviren bankalara, holding ve şirketlere tek lafları var mı bu ırkçıların? Mesele esasında parayla/maddiyatla kurduğumuz ilişkiyle irtibatlı. Buraları irdeleyeceğiz elbette.
Her şey parlatılıp metalaştırılıyor. Her seferinde bu zokayı yutuyoruz. Dijital platformlarda, eşcinsellik parlatılıyor ödüllendiriliyor, terör parlatılıyor. Bir eserin kabul şartı eşcinsellik barındırması neredeyse. Kim karşı çıkacak buna, kim dur diyecek? Uzaydan biri mi gelip kurtaracak bizi?
Her şey vatan için yani insan için. İnsana hizmet etmeyen her şey kötülük gibi geliyor bana. Tek başına kendini kurtarmanın kurtuluş olmadığını biliyorum, yakın çevrenden genişleyerek halka halka daha uzak çevreleri kurtarmadan kurtuluş yok kimseye. Buradan konuşalım.