Foucault’nun Yazar Nedir? makalesi üzerine bir tahlil
“Fransız teorisi”, 1960’ların Paris’inde, üreten ve eserleri 1970’lerden itibaren dünya çapında üniversite bölümlerinde ses getiren ikonoklastik düşünürlere genel bir şekilde bağlı entelektüel bir akımdı. Fransız filozof ve tarihçi Michel Foucault da 20. yüzyıl düşüncesinin en etkili isimlerinden biriydi. 1926’da Fransa Poitiers’de doğan Foucault, “Fransız teorisinin” gelişiminde merkezî bir figürdü. Foucault, kendi sözleriyle, “bizi sessizce düzene sokan sistemleri” (yani bizi insan olarak sınırlayan ve tanımlayan görünmez yapıları) ortaya çıkarmaya, dönüştürmeye ve tersine çevirmeye çalışan düşünürlerin öncülerindendi.
Foucault, neyin gerçek veya doğal olduğuna dair en derin varsayımlarımızı sarsarak/sınayarak, iktidar ve sosyal yaşam arasındaki etkileşimlerin en büyük tahlilcisi olarak bilinmeye başlamıştı. 1969 tarihli Yazar Nedir? başlıklı makalesinde ise, iktidar ve birey arasındaki ilişkiye olan yaklaşımını edebiyat eleştirisinin merkezî figürü olarak “yazar”a uyguluyor. Tim Smith-Laing, Michel Foucault’nun Yazar Nedir’i adlı tahlilinde, Foucault’nun, geleneksel düşüncenin aksine, yazarın metni yazan gerçek bir birey olup olmadığını sorguladığını söylüyor. Smith-Laing’e göre, Yazar Nedir? adlı makalesinde Foucault, yazar teriminin gerçek anlamını açıklığa kavuşturmak için tarihsel kanıtlara dikkatli bir şekilde bakma süreciyle yaratıcı düşünmeyi sürdürüyor.
Foucault’nun edebiyat kuramına doğrudan uygulanabilen birkaç eserinden biri olan Yazar Nedir? özetle, metinlerin anlamına ilişkin yazarın konumunu yeni bir bakış açısı ile görmeyi öneren bir makale. Smith-Laing, Foucault’nun metin boyunca yazar merkezli ve okuyucu merkezli anlam teorileri arasında bir yol çizdiğine dikkat çekiyor. Foucault’nun bu anlamda temel argümanı ise, eleştirmenlerin ve tarihçilerin dikkatlerini, yazarın bir metinde ne iletmek istediğini bulmaya odaklamamaları gerektiği.
Yazar Nedir? edebiyat kuramına ve genel olarak Michel Foucault’nun çalışmalarına ve düşüncesine giriş olmak üzere iki önemli unsurdan dolayı önemli. Foucault, kuşkusuz yirminci yüz yılın en önemli ve etkili düşünürlerinden biri. İktidar fikrinin toplumda nasıl işlediğine dair eleştirileri, dünya çapındaki hemen tüm yeni toplumsal/siyasi hareketleri etkiledi ve eserleri, beşerî ve sosyal bilimler alanlarında da dönüştürücü bir etki yarattı.
Peki edebiyatçılar bir metnin “anlamı” ile aslında ne demek istiyor? Yazarlar ne anlatmaya niyetlendiklerini sahiden biliyorlar mı? Yazarken niyetlenilmeyen anlamları nasıl ortaya çıkarabiliriz? Tarih boyunca değişen veyahut devam edenler anlamları nasıl takip ederiz? Bir yazarın aslında neyi anlatmaya niyetlendiğini nasıl bilebiliriz? Dr. Tim Smith-Laing, Foucault’nun Yazar Nedir?’ini ele alırken, bu gibi soruların peşine düşmekle kalmayıp, makalenin, yazıldığı dönemde nasıl bir etki yarattığı, edebiyat teorisi mirasının önemli bir parçası olarak güncelliğini hâlâ nasıl koruduğu üzerine aydınlatıcı bir inceleme sunuyor. Sadece bu husus dikkate alındığında bile, Oxford’lu araştırmacı Tim Smith-Laing’in Yazar Nedir? tahlili, başta edebiyat öğrencileri olmak üzere, yazmak meselesine dair kafa yoran herkes için önemli bir metin. İyi okumalar.