Hüseyni ailesi ve geçmişten günümüze eşraf sistemindeki rolü
Tanınmış aileler, geçmişten bugüne Kudüs ahalisi içinde önemli bir konumda yer almışlardır. Bu aileler, Kudüs’te sosyal, dini ve siyasi hayatın nizamı için gerekli müesseselerde aldıkları sorumluluk neticesinde, hem nüfuz elde ediyor hem de halkın teveccühünü kazanıyorlardı. Kudüs’te bir makamın mesuliyetini almak, o ailenin itibarını güçlendirdiği gibi, siyasi ve ekonomik olarak da kazanımlar sağlıyordu.
Kudüs merkez olmak üzere Filistin’de öne çıkan ailelerin başında da Hüseyni ailesi gelmektedir. Hz. Peygamber’in soyundan gelen Hüseyni ailesi; bu sebeple bölge halkının takdirini kazanmış ve bölgenin önemine binaen konumunu muhafaza edebilmek adına siyasi, sosyal ve dini politikalar yürütmüşlerdir. Ancak bölgede etkin konumu elinde tutmak isteyen tek aile Hüseyniler değildir. Diğer köklü ailelerin de burada etkin olmanın ortaya çıkardığı nüfuz kabiliyetinden faydalanmak istemesi, nakiblik sisteminin başlangıcından İsrail’in kurulmasına kadar, zaman zaman diğer aileler ile Hüseyni ailesi arasında mücadelelere yol açmıştır. Genel olarak Hüseyni ailesinin ön planda olduğu bu süreçte, elbette bazı belirleyici hadiseler ve dönemler olmuştur. Nakibüleşraf isyanı, Tanzimat’ın ilanı, Kavalalı’nın Mısır’daki mevcudiyeti, Osmanlının bölge yönetim yapısını değiştirmesi, Abdülhamid’in başa geçmesi, İngiliz Mandası’nın başlaması gibi durumlar, Hüseyni ailesinin de konumunu etkilemiştir. Bu süreçler zarfında Hüseyni ailesinin Kudüs’teki etkin yapısı zaman zaman azalsa da, İsrail işgaline kadar Hüseyni ailesi Kudüs’te etkin güç olmaya devam etmiştir.
Hüseyni ailesine halk tarafından duyulan bu saygının ardında, Hüseyni ailesinin Hz. Peygamber’in soyundan gelmesinin rolü çok büyüktür. Bu saygı, ilk dönemlerden itibaren devam etmiştir. Ailelerin konumunu önemli ölçüde zedeleyen Nakibüleşraf İsyanı ile beraber 50 yıla yakın Hüseyni ailesi sorumlu olduğu bazı makamlardan uzak tutulmuştur. Sancakbeyinin vergi politikaları neticesinde Muhammed b. Mustafa el-Vafaî el-Hüseynî öncülüğünde başlayan isyan, şehrin kontrolünün tamamen ele geçirilmesi ve sancakbeyinin bölgeden uzaklaştırılması ile sonuçlanırken, Hüseyni ailesi için yeni bir dönemin kapısı aralanmıştır.
Osmanlı, iç meseleler sebebiyle bu isyana hızlı şekilde müdahale etmemiş, ancak bir sene sonra Kudüs’te tam anlamıyla kontrolü sağlamıştır. Osmanlı kontrolü sağlarken, Hüseyni ailesinin öncülüğünde başlayan bu isyana karşılık olarak Hüseyni ailesinin uhdesindeki Nakibüleşraflık olmak üzere görevleri almış ve ailenin üyelerini Kudüs’ten uzaklaştırmıştır.
Yaklaşık yarım asır sonra Hüseyni ailesi Kudüs’te yeniden etkin olmaya başlamıştır. Osmanlı tarafından alınan görevlerin yeniden iadesiyle Hüseyni ailesi yeniden merkezdeki aile olmaya devam etmiştir. Mescid-i Aksa’nın güvenliğini içeren “Şeyh’ül Haremlik” makamını da elinde tutan Hüseyni ailesi, Kudüs’teki dini mekânların üzerinde irade sahibi olmuş ve konumunu daha da güçlendirmiştir. Müftülük, vakıfların nazırlığı, imamlık, türbedarlık ve nakibüleşraflık sorumluluklarını da içeren Hüseyni ailesinin etki alanı, bunlarla sınırlı değildi.
Makamlardaki görevleri nedeniyle halk tarafından büyük saygı gören Hüseyni ailesi, hem çevre beldeler ile siyasi ilişkilerin geliştirilmesinde hem de diğer aileler ile örtülü mücadelede bu konumu lehinde değerlendirmiştir. Sosyal, siyasi ve dini gücün etkisi bu aileyi ön plana çıkarsa da diğer aileler de Kudüs’te 18.yüzyılın sonlarından itibaren etkili olmaya başlamıştır ancak Hüseyni ailesi üstünlüğünü korumaya devam etmiştir. 19. Yüzyılın başlarında Kıyamet Kilisesi’nin yanmasının ardından kilisenin yeniden inşası için destek olan Hüseyni ailesi, bu sebeple sadece Kudüs içinde değil, saygınlığını daha geniş kitlelere de ulaştırmıştır.
Kudüs’ün 1831’de İbrahim Paşa tarafından işgal edilmesi, Hüseyni ailesi için yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Diğer ailelerin aksine İbrahim Paşa idaresi ile yakın ilişkiler içinde yer alan Hüseyni ailesi, bu süreçte elindeki gücü kaybetmek istememiştir. Nakibüleşraf İsyanı’nda olduğu gibi, Osmanlı’nın bölgede kontrolü sağlamasının ardından Hüseyni ailesinin üyeleri Kudüs’ten uzaklaştırılmıştır. Tanzimat dönemine tekabül eden bu süreçte merkez idare güçlendirilmek istenirken yerelde görev yapan idarecilerin uygulamalardaki tutumları, zaman zaman halk içerisinde hoşnutsuzluk çıkarmıştır. Halkın beklentisi, merkez idarenin yereldeki temsilcileri olan eşrafların konumunu daha da hassas hale getirmiştir.
Tanzimat’ın getirisi olarak yapılan düzenlemelerle, Hüseyni ailesi gibi yereldeki güçlerin merkezde toplanması amaçlanmıştır. Bu düzenlemeler doğrultusunda Hüseyni ailesinin Kudüs’teki gücü azalmaya başlamıştır. Hem İbrahim Paşa süreci hem de Tanzimat reformları Hüseyni ailesinin etkisini azaltsa da buradaki sosyal, dini ve siyasi statünün ne anlama geldiğini iyi bilen Hüseyni ailesi için mücadele devam etmiştir. Sadece Kudüs değil, İslam dünyasının farklı yerlerin de bu şehrin önemine yönelik buradaki idareye gösterdiği saygı, hiçbir eşraf için vazgeçilmek istenmeyecek kadar kıymetli hale gelmiştir.
Gelişmeler eşliğinde Kudüs’te Hüseyni ailesinden doğan boşluğun diğer aileler tarafından doldurulmaya başlanması, bu aileler ile Hüseyni ailesi arasında gerilimlerin oluşmasına neden olmuştur. İbrahim Paşa dönemindeki işgalde Osmanlı’nın yanında yer alarak işgale karşı olan Halidi ailesinin üyelerinin Kudüs’te önemli makamlara getirilmesi bunun örneklerinden biridir.
Abdülhamid Han’ın başa geçmesi, Kudüs eşrafı arasındaki dengenin yeniden Hüseyni ailesinin lehine değişmesine neden olmuştur. Abdülhamid, Tanzimat dönemindeki idarecilere yakın olan isimleri başta Halidi ailesi olmak üzere görevlerinden uzaklaştırırken, Hüseyni ailesi yeniden etkin güç olmaya başlamıştır. Müftülük, Nakibüleşraflık makamlarını elinde tutan Hüseyni ailesi, bu dönemlerde yalnızca Kudüs’ün değil Filistin’de yer alan diğer bölgelerde de aynı görevleri üstlenmeye başlamıştır.
Hüseyni ailesinin dini görevlerinin yanında siyasi rolü de unutulmamalıdır. Kudüs’ün idari tasarruflarında da etkin rol oynayan aile, İsrail işgaline kadar bu konumu elinde tutmuştur. İngiliz mandası döneminde, İngilizlerin şehir hayatındaki eşrafların rolü ve dengesini değiştirmeyi çok istememesi de bunda etkili olmuştur. Nitekim İngilizlerin manda döneminde Filistin ve İsrail arasında zaman zaman taraflar lehine değişen denge politikası, eşraflara yönelik siyasette de kendini göstermiştir. Naşaşibi aile ile rekabet içerisinde geçen bu dönemde Hüseyni ailesinin mandaya karşı cephe açan ve Filistin ulusal liderliğini üstelenen adımları, Hüseyni ailesini Nekbe dönemine kadar ön planda tutmuştur.
Mandanın ardından kurulan ilk Müslüman-Hristiyan Derneği gibi oluşumların Hüseyni ailesinin öncülüğünde kurulmasının yanında, müftülük makamının getirdiği dini otoritenin bir arada oluşu, Siyonistlere yönelik mücadelenin önemli bir kısmının Hüseyni ailesinin etrafında şekillenmesine yol açmıştır.
Tarihe “Burak Duvarı Olayları” olarak da geçen olayların ardından Hüseyni ailesinin mücadele içerisindeki liderlik konumu daha da güçlenmiştir. Siyonistlerin Mescid-i Aksa’nın da bir kısmını içerecek şekilde bölgede yapısal değişiklikler yapılmasının ardından Hüseyni ailesi, tüm İslam âlemini Siyonistlere karşı Mescid-i Aksa’nın müdafaasına çağırmıştır.
1930’lu yıllarda Naşaşibi ailesinin manda yönetimi ile olan iyi ilişkileri, Hüseyni ailesi tarafından tepki ile karşılanmış ve ulusal mücadelede daha aktif politikalar izlenmiştir. 1936 yılında başlayan büyük isyanda da varlık gösteren aile, Nekbe’ye doğru giden süreçte diğer devletlerin kurulma taşları döşenen İsrail’e karşı birlik içinde yer alması ve ulusal mücadeleye destek vermesi hususunda adımlar atmışlardır.
Nekbeye giden süreçte İsrail’in saldırıları karşısında Filistin’de kurulan mücadele gruplarında da Hüseyni ailesinin rolü unutulmamalıdır. Cihad-ı Mukaddes ordularının başında yer alan isimler yine Hüseyni ailesinden yer almıştır. Nekbe döneminde ilk defa kurulan ancak uzun ömürlü olmayan Filistin hükümeti yine Hüseyni ailesinin girişimleri neticesinde olmuştur. Ancak Nekbe ile beraber İsrail’in işgal gerçekliği olarak bölgede var olması, Hüseyni ailesinin ve temsilcilerinin etkisini Kudüs’te ve Filistin’de yavaş yavaş azaltmıştır.