Bağlanmakla tutunmak arasındaki farkı anladığımda

Dünyaya ilişmek ve yerleşmek

Korku dolu bir yakınlık buz gibi bir mesafe

Dondurucu bir soğuk kanın akışının yavaşlığı

Bir dünya var gidebildiğin ama döndüğünde orada

Bir dünya bütün yıkımların içinde hiç yıkılmayan orada

Dönüşün hep O’nadır

 

Tutulduğun, tutunduğun her şeyin arkasında

Perde aralandı

Şairaneliği bütünüyle bıraktın

Çünkü Gılgamış da sendin Enkidu da

Yarıtanrıyı bıraktın, ölümsüzlük otunu aramayı

Sevilmeyi bıraktın, gizlemeyi savunmayı bıraktın

Kırık dökük aksine baktın aynada vahşi

Acına ve öfkene baktın aynaya sığmayan

 

Ağla canım kollarımda, sus demeyeceğim

Yeter demeyeceğim

Ağla yaralı bir hayvan gibi

İçin dinene kadar yatışıncaya kadar kusursuz fırtına

Kusursuz çünkü başka türlüsü olamazdı

Kusursuz çünkü senin

Her anne sütünün bebeğe özel olması gibi

Kusursuz çünkü neyse o

Kusursuz çünkü olması gerektiği gibi

Sonuçlara ilgisiz

Kendisinden önce ve sonra

Ne olduğuna bakmadan

Fırtına sadece fırtına ve sadece

Fırtına olmakla meşgul

Olmakla meşgul ne olduğuyla değil

Sen de olmakla meşgulsün bitimsiz

 

Olmakla meşgul olduğunu anladığında bir ev

İnşa edeceksin kendine

Fırtınadan kaçmayı bırakıp

Ev de işte benlik mi metaforuymuş ne

Bana kalırsa ev sahiden evdir

Başını soktuğun güvende hissettiğin ev

Olmadığın kadar içerde

Bir anne kek pişirir

Bu şiirde keki baba pişiriyor

Dondurucu bir mısra takılıp kaldım

Mutfaktayım ve gözümü alamıyorum

Tezgahın başında duran ve kek çırpan babadan

Dramatize değil köpek gibi ağlamak

Ağla canım kollarımda sus demeyeceğim

Fırtına dinene kadar ağla

Baban keki pişirsin havuçlu cevizli

Sen ağla için dinene kadar sus demeyeceğim

Etiketler
Kek Ayşe Melek fayrap