Masallar ne anlatır?


Modern peri masallarının çoğunun kadınların bir obje olarak görüldüğü ve haklarının olmadığı zamanlarda yazıldığını savunan Nancy Davis, peri masallarında kadınların cadı, üvey anne gibi karakterlerle; kötü ya da kurban nitelikleriyle yer almasından rahatsızlık duymuştur. Bu sebeple, Çocuklar İçin İyileştirici Öyküler kitabının son bölümünde, modern peri masallarından Kırmızı Başlıklı Kız, Güzel ve Çirkin, Uyuyan Güzel ve Külkedisi masallarını modern kadının kurban rolünden sıyrılıp kendi değerlerini keşfedip farkına varmalarını, toplumda eşit bir konum elde etmelerini sağlamak amacıyla revize etmiştir.

Davis, peri masallarının ekseriyetinde kadınların pasif ve güçsüz olarak sunulduğunu; erkeklerin ise kadınları kurtaran ve sonsuza dek mutlu yaşamasını sağlayan kurtarıcılar, güçlü ve etken öge olarak aktarıldığını öne sürer. Davis, bir kadının, hele ki travmatik bir durum söz konusu ise, bu masalları defalarca dinler veya okursa bilinçaltına kendine dair olumsuz ve negatif değer yargıları yarattığı sakıncasından bahseder.

Davis’in bahsedilen kitabından 20 sene önce yazılan Masallar Ne Anlatır? kitabında ise Bruno Bettelheim, peri masallarını psikanalitik mercek altında incelemiş ve bilhassa travmatik kimselerin bu masalları dinlerken veya okurken bilinçaltında hangi anlamların, duyguların uyanacağına dair izler sürmüştür ve bu masalların iyileştirici gücünü kanıtlayan örneklerden bahsetmiştir.

Davis mi yoksa Bettelheim mi, kim haklı?  Modern peri masalları, kadını kurban, güçsüz ve pasif bir figür olarak mı sunmakta; yoksa bu masallar revizeye ihtiyaç duymayan terapötik yönden kuvvetli mesajlar mı içermektedir? 

Bettelheim, kitabında Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalının annesiyle soğuk ve mesafeli bir ilişkisi olan beş yaşındaki bir kız çocuğunu iyileştirdiğini anlatır. Kız, bu uzak ilişki içinde kaybolmuş hissetmişti; ancak Pamuk Prenses masalını okuduktan sonra masalda telkin edilen umuda sarılmıştı. Masalda, üvey annesinin ihanetine uğrayan Pamuk Prenses’i önce cüceler, ardından prens olmak üzere erkekler kurtarıyordu. Bu kız çocuğu da annesi onu terk etse bile umutsuzluğa kapılmayıp kurtuluşun erkeklerden geleceğine inanarak yüzünü babasına dönmüştü ve babasından şefkatli bir yanıt gelmişti. Masalın mutlu sonu, kızın çaresizliğine derman olmuştu. Pamuk Prenses masalı, her ne kadar ergenlik öncesi dönemdeki kız çocuğuna karşı duyduğu kıskançlıktan ötürü ona bağımsızlık tanımayan bir üvey anne ve onu her anlamda geride bırakan bir kız çemberinde olsa da bu masalı dinleyen beş yaşındaki kız çocuğu bambaşka bir kişisel anlam devşirmişti. Bir masalın hangi yaş için ne tür bir anlam doğuracağını kim tahmin edebilir? Beş yaşındaki kız ile on üç yaşındaki kız çocuğu, elbette Pamuk Prenses masalından farklı anlamlar çıkaracaktır.

Rapunzel’de ise büyücü kadın on iki yaşına basan Rapunzel’i kuleye kapatır. Ergenlik öncesi kızın bağımsızlık kazanmasına engel olan kıskanç anne figürü, Pamuk Prenses’teki ile benzeşmektedir. Rapunzel, prensine kavuşunca bu sorun mutlu son ile biter. Bu masalda, Davis’in belirttiği üzere, görünürde kadın yine kurbandır ve erkek de kurtarıcı konumdadır. Peki beş yaşındaki bir erkek çocuğu gözünden bu masal ne anlatır?

Annesi bütün gün çalıştığı, evde baba olmadığı için günün büyük kısmında ona bakan büyükannesi ciddi bir hastalığa yakalanır ve hastaneye kaldırılır. Çocuk, kendisine Rapunzel masalının okunmasını ister. Masalda, annenin kızı tüm tehlikelerden uzakta tutup onu tamamen izole etmesi düşüncesi, normalde bencilce bir tutum olsa da çocuğa bulunduğu hassas dönem itibariyle oldukça iyi hissettirmişti. Rapunzel, kilitli kaldığı bu kuleden kaçış anahtarı olarak prensin kuleye tırmandığı saçlarında, kendi bedeninde bulmuştu. Çocuk, masal ile güvence kaynağını kendi bedeninde bulabileceğine dair bir teminat kazanmıştı. Demek ki, masal kahramanı ergen bir kız olsa dahi küçük bir erkek çocuğuna da katkı sağlayabilir.

Davis’in Yeşil Başlıklı Kız ismiyle revize ettiği Kırmızı Başlıklı Kız masalında ise, masalın klasik girişinin ardından büyükannesinin yatağında kurdu gören kız önce “Büyükannem nerede?” diye sorar. Kurt sesini değiştirse de kız durumun farkındadır ve kurda kanmaz. Kurt, “Büyükannen olmadığımı nasıl anladın?” diye sorunca “Benim aptal olduğumu sandın herhalde, ben kesinlikle büyükannemle bir kurt arasındaki farkı söyleyebilirim.” diye bağırır. Sonra büyükannesini bulan kız, yatağında kurt olduğunu söyler ve polisi ararlar.  Masal sonunda ise kurdun yakalanmasına yardım eden kız ödül alarak sevdikleri kişi ile kurt arasındaki farkı anlamayan kadınlara ders vermesi için görevlendirilir.

Masal, asıl metindeki kadar merak uyandırıcı değildir ve masallardaki sorun, sorunla mücadele durumları göstermelik kalır. Baş kahraman hiç hata yapmaz ve çok akıllıdır. Oysa bir kişinin bu revize masalla özdeşim kurması, masaldaki sorunla gerçek hayatı arasında benzerlik bulması düşük bir ihtimaldir. “Hata yapabilirim; karşıma düşmanlar ve kötülükler çıkabilir ancak sonunda zafer ve mutluluk benimdir.” düşüncesi veren masalların aksine “Hiç hata yapmamalıyım, sürekli uyanık, akıllı ve güçlü olmalıyım, kendime yetmeliyim yoksa zarar görürüm.” mesajı verilir. Kişi, masal kahramanını ve o mutlu sonu, masalda yaşanan sorunla kendi problemi arasında yakınlık bulduğu için takip eder ve hayatına yansıtır.  Ne var ki, revize masalı okuyan çoğu kimse mevcut sorunu ile baş başa kalır; çünkü kendisiyle benzer problemi yaşayan kimseye rastlamaz ve masaldakinin aksine kendisi gerçekte hatalar ve kusurlarla çevrili etten kemikten bir insandır.

Elbette, bu peri masalları kişinin yaşadığı probleme, çevreye, cinsiyet veya yaş gibi değişkenlere göre revize edilebilir, bunda bir sorun yok; ancak kadını her anlamda güçlü, etken ve kurtarıcı olarak gösterince gerçekten de kendine inanan, değer algısını yükselten kadınlar mı çoğalır yoksa her şeyi halletmekten yorgun düşmüş kadınlar mı? Bu revize masal, Davis’in sandığının aksine kadını yüceltmez. Kadını yükselten topuklu ayakkabılara benzer. Oysa kadın erkek fark etmeksizin herkes, gerçek boyunu bilmek ister.

Masal kahramanları hayvanlar olduğunda cinsiyetler aklımıza gelmez. İki İnatçı Keçi masalında “Keçi yerine koyun diyelim, keçileri inatçı olarak nitelendirme ayrımı son bulsun” demeyiz. Çünkü biliriz, masalda anlatılan esas mesele sorunun kimin başına geldiği değil; kişinin bu sorunla nasıl mücadele ettiğidir. Kadının ilk bakışta kurban ve etkisiz eleman olarak görüldüğü masallar; esasında her cinsiyet, yaş ve kültür için binbir anlam içeren terapötik bir yelpazedir.

Antik Yunan’da Teb’de kurulan bir halk kütüphanesinin girişinde “Ruhun Şifa Yeri” yazmaktadır. Anlarız ki, hikayeler iyileştirir. Kelimeler, ruhun ağrılı yerlerine doktorluk eder. Kitaplar, hikayeler, masallar kimin, ne zaman ve nasıl ihtiyacı olacağını bilemeyeceğimiz bir ecza dolabıdır. Dolabı çok da kurcalamaya gerek yok. Kişi, bu dolaptan ruhunu sağaltacak ilacı bulacaktır.

Etiketler
Çocuklar İçin İyileştirici Öyküler Nancy Davis Ayşe Taçar Masallar Ne Anlatır?