Özgün ve çapaksız: Mahir Yücel'in Dünya Ya'sı
Mahir Yücel’in karmaşık ve karamsar bir şiiri var. Buradaki karmaşıklık okuyucuyu şiirden uzaklaştırmıyor. Çünkü şiirini dilsel oyunlarla değil, çoğu zaman bir dikkatle kavrayabileceğimiz, kendine has mantık bütünlüğü olan ibare geçişleriyle kuruyor. Bu durumu şairin şiir işçiliği ile değil kabiliyeti ile açıklayabiliyoruz. Yücel’in şiirinin bu bakımdan ve sözünü ettiğimiz karamsar hava bakımından Hakan Kalkan şiirine yakın olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıca dilsel olarak orijinal, sağlam bir kökü olan ve kategori olarak benzerini çok fazla göremeyeceğimiz doğaçlama ile kurulu bir şiire sahip Yücel. Hakan Kalkan şiirlerini mısra kırmadan kurmuş olsa da akıp giden yalın bir Türkçeye sahip olduğu için okuyucuyu yormadan kendi atmosferi içine çeker. Fakat Yücel, mısraları yarı yarıya minör diyebileceğimiz bir yapıda inşa eder. Birbirine seri geçişlerle bağlı fakat mantıksal bütünlüğü olan şiirler okuyucuyu atmosferi anlamaya, kendisini çözmek için ekstra bir gayrete, keşfe çağırır. Eğer bunu mısra bağlantılarını kurmadan ve anlam bütünlüğü içinde yapmadığınız takdirde oluşturulan şiirler okuyucuda bir karşılık bulmaz ve “okunmazlık abidelerine” dönüşür. Yücel’in şiiri bu bakımdan kendisini okumaya çağıran, benzersiz bir tarafı olduğu mutlak.
Döndük dolaştık başa dönemedik
Ölen var mı Halep’te
Halep kaçan kurtulan
Kaçan kurtulan
Var mı
Senin gibi
Bir veli çıktı insandan
Gam ile
Tecelli etti kader
İnsan iradesi hükümsüzdür ne de olsa
Külli
Yücel’in kullandığı yöntemlerden birisi de sayıklama. Şair aklına gelen kelimeleri sözünü ettiğimiz mantıksal bütünlük içinde söyleyip geçiyor. Bu tür sayıklamalar anlam bakımından şiirde kapalılık riski barındırır. Bunu doğaçlama olarak yaptığını düşündüğümüz şairin sesi açık ve çapaksız. Şair, yoğun söz sanatlarıyla, dil oyunlarıyla, güncelliğini yitirmiş kelimelerle değil kendi halinde konuşur ve düşünür bir halde yazıyor. Gündelik hayata dair basit uğraşılar da; maddiyat, yalnızlık, işsizlik, aşk gibi şahsi meseleler de; yoksulluk, savaş gibi toplumsal konular da personanın aracı haline geliyor. Yücel’in kitabı Dünya Ya’da şiirler yine bu araçlardan mülhem, iç içe geçmiş birkaç istisna hariç, bu üç yönsemenin hakim olduğu şiirlerden oluşuyor.
İsterdim ki biraz yaş olsun gözünde
Belki o zaman
Yorulur bir daha yürümezdik
Her şey sana bağlı işte görüyorsun de mi
Yoksulluk
Mahir Yücel, şiirlerinde bir hüküm ortaya koyma peşinde değildir. Şair, tabiri caizse bizatihi o hüküm ortaya konulması gereken koşturmacanın tam ortasındadır. Penceresinden, televizyon ekranından, sokağın ortasından görüneni aktarır, fakat hüküm vermez. Halkın payına ne düşmüşse şair de aynı sofrada, aynı sokaktadır. Şair sadece sesli olarak düşünür, kendiyle konuşur. Bir üst perdeye çıkan siyasi bir yönseme ya da hikmeti gösterme niyetinde değildir. Hikmet şairin doğası gereği zaten var olandır, olağandır. Halkta olan kolektif hafızadan başka bir bakışla bakmaz, halkla arasına bir mesafe koymaz. Şairin siyaseti sokağın siyasetidir. Bu yüzden basit gerçeklikten beslenmektedir. Tarih yerine bugün olan bitene, bugünün siyasetine sıradan ama sahici bakışla not düşer fakat anekdot düşmez.
Yücel’in şiiri dikkat gerektiren bir şiir. Başlangıçta müphem gibi görünen görüntüyü dağıtmak için dikkatli bir şiir okuyucusu olmanız gerekiyor. Yer yer mesleki jargona kaçsa da bütün bunlar bir bağlam içinde vardır ve doğrudan hayatla ilintilidir. Sık sık eksik sözdizimi kullanarak anlatmak istediğini anlatır. Özellikle fiiller çoğu zaman eskiz olarak var olan durumu açıklamak için kullanılır. Yücel’in farklılığı daha çok buradan gelmektedir. Neo-Epik şiir içinde Yücel’i bireyselleştiren bir durum bu. Yaşadıklarını, gördüklerini kendi iç sesiyle harmanlamıştır. Gördüklerini sıralamaya devam edeceğini düşündüğünüz yerde araya iç sesini karıştırır. İç sesi ile devam ederken ortaya tanık olduğu yalın siyaseti koyar. Şairin vasfının bugünün tarihine şahitlik etmek olduğunun bir örneği gibidir. Ortaya samimi ve gerçekçi bir bütünlük çıkar. Bu tipte devinimsel yön değiştirmeler özellikle Hep Küçük Kalan Uyanış, İnsan, Evet, Belki, Kameralar, Gerçeğe Aykırı şiirlerinde belirgindir. Fakat Müttefiğe ve Kınama gibi şiirler toplumun gündemini meşgul eden, yaşanan siyasetin toplumda bıraktığı izlerin şiire taşındığı şiirlerdir ve sözünü ettiğimiz yön değiştirmelerin olmadığı örneklerdir. Bu şiirlerde salt siyasi bakış açısı açık bir biçimde göze çarpar. Devinimi sessel olarak sırıtmadan basit ve bilinen kelimeleri kullanarak sağlar. Bu da şiiri farklı kılar ve progresif dozu artırır. Yücel, kitap boyunca yukarıda sözünü ettiğimiz tutumdan hemen hemen hiç sapmasa da her şiirinde iç sesin, hayatla kurduğu ilişkide ele aldığı imajlar ve yalın siyasetinin ağırlık merkezi olarak yer değiştirdiği görülmektedir.
Bir kadın acıyla doğurur acıyla siler camları
Diz üstü belki belki fakir Müslüman belki eteğin
Acı dedim kendime kendim
Ve kirli ben
Acı dedim kendime kendim
Ya aç mı kalsaydı sevgili
Yücel’in şiirinden serinkanlı bir bakışla; şiirde müphem olan makbuldür düsturuyla hareket edenler dün elbet vardı, bugün de yarın da olacaktır. Yücel’in şiirini okurken önce bu örtüyü kaldırmak gerekiyor. Şiir üzerine konuşan, yazan, biraz emek harcayan kişi elbet bu müphem olandan zahiri anlamları çıkarabilir, şiir kamusuyla genel bir fikir olarak bu asgari müşterekte hemfikir olmamamız imkansızdır. Eleştiri en nihayetinde anlama katkı sağlamak için değil midir?
Peki o zahiri anlamları çıkaramıyorsak? Anlamak için bile ameliyata muhtaç metinleri belirli bir poz altında ortaya koyarak bundan gayrısına burun kıvırma hastalığı kronikleşmiş bir şey. Şiir ile okuyucu arasındaki boşlukta iletkenliğe katkı sağlamayacak, okuyucuda yalnız bir boşluk hissinden gayrı bir anlama varamayan hiçbir metin bir grubun övgüsünden yahut yazanın kitsch pozundan, meselesizlerin sosyalleşme aracı olmaktan öteye gitmeyecektir. Yücel’in tüm bu yollardan beri olması ve bir o kadar da örneğine az rastlanır bir şekil ortaya koyması Dünya Ya’yı dikkate değer bir ilk kitap yapıyor.
KİTABİYAT
Yücel, M. (2022). Dünya ya, Ketebe.