Raymond Carver öykücülüğü


Raymond Carver, kısa öykü türünün dikkat çekici isimlerinden biri. 1983 yılında verdiği Paris Review röportajında, kendisi için kullanılan “Öykülerinde yaşayan ve giyinen karakterler gibi yaşar ve giyinir görünüyor,” [1] ifadesi dikkatimi çekti. Bu cümle Carver ile öyküleri arasındaki ilişkinin bir özeti mahiyetinde.

Gerçekten de öykülerine baktığımızda hem karakterlerin hem yaşanılan olayların kendi hayatındakilere çok benzediğini fark ediyoruz. Öyküler, sıradan insanların sıradan yaşamları etrafında şekilleniyor. Mekânın genellikle ev, karakterlerin ise karı-koca olduğu bu öykülerin asıl konusu, problemli insan ilişkileri. Öykülerin pek çoğunda benzer durumlara temas ediliyor: iletişim problemi, ayrılık, alkol bağımlılığı, geçim sıkıntısı, ebeveynlik… Bunlar aynı zamanda Carver’ın kendi hayatını anlatırken üzerinde durduğu hadiseler. Yazar olmak istediğini söylediğinde babasının kendisine “Bildiğin şeyler hakkında yaz.” [2] dediğinden bahseden Carver, bu tavsiyeyi dikkate almışa benziyor. Öykülerinin malzemeleri hayatından topladığını kendisi de ifade ediyor.

Öykülerinin konusu kadar yazacağı türün öykü olmasına karar vermesi de hayat şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı.

Henüz on dokuz yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olan Carver, yoğun tempolu bir hayatta buluyor kendini. Bir yandan iş diğer yandan ebeveynlik gününün neredeyse tamamını ele geçiriyor. Edebi hayatının öykü ekseninde şekillenmesi de bu vesileyle oluyor. Kısıtlı zamanına rağmen yazma hevesiyle dolu olan Carver, çabalarının sonucunu kısa süre içinde görmek istiyor ve tek oturuşta -en azından taslağını yazabileceği- öykü ve şiire yöneliyor.  

Carver’a göre bir öyküde asıl önemli olan basit nesneler hakkında basit bir dille yazmak fakat bunlara diğerlerinden farklı bir gözle, kimsenin görmediği bir pencereden bakmak. Kendi de bunu başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Öykülerinde problematize ettiği durumları genellikle belirli bir nesneye aktararak okuyucuya sunuyor.

Örneğin Muhafaza adlı öyküde bu işlevi buzdolabının üstlendiğini görüyoruz. Karı koca arasındaki ilişki buzdolabı üzerinden yansıtılıyor. Çiftin büyük bir iletişim problemi yaşıyor. Konuşulmayan ve böylece biriken sıkıntıların patlak vermesiyle evdeki buzdolabının bozulması bir oluyor. Aralarındaki bağın çözülmesi ve ilişkilerinin bozulması ise buzdolabındaki buzların çözülmesi ve içindeki yiyeceklerin bozulmasıyla paralellik gösteriyor.

İletişim problemleri Carver’ın sıkça ele aldığı konulardan. Dikkatli adlı öyküde eşler arasındaki bu problem, kulak ağrısı ve duyma sıkıntısıyla işleniyor. Tren adlı öykü ise bir kadının, adamın kafasına silah doğrultmasıyla başlıyor. Amacı yalnızca konuşmak, kafasındaki düşünceleri aktarmak. Kendini ifade etme ihtiyacı hemen her öykünün vazgeçilmez unsuru. İçinde bulundukları durumlardan huzursuzluk duyan ve yalnızca konuşarak rahatlayan pek çok karakter var.

Carver, Isaac Babel’ın “Hiçbir demir, doğru yerde konulmuş bir nokta kadar güçlü saplanamaz kalbe.” [3] sözünden etkilendiğini, öykülerinde yapmak istediğinin de bu olduğunu söylüyor. Ayrıca etkileyici bir öykünün doğru dil kullanımıyla mümkün olabileceğine inanıyor. Ona göre doğru dil, somut ve duru bir dil demek.  Bu sebeple de süslü ifadelerden ve söz sanatlarından kaçınıyor.

Minimalist bir yazar olarak anılan Carver için dilde olduğu gibi malzeme seçiminde de önemli olan yalınlık. Anlatıya katkı sağlayacak, karakterlerce ihtiyaç duyulan eşyaları yerleştirir öykülere. Gereksiz unsurlara, uzun betimlemelere yer vermez. Her türlü fazlalıktan uzak durur. Bu sadelik anlayışı, eserlerini her yönden ele geçirmiş gibidir. Öykülerde anlatıcının kendi fikirlerini de duymayız. Okuyucuyu ikna etme çabası yoktur. Realist bir bakışla her şey olduğu gibi sunulur.

Carver okumak bildiğin bir şeyi okumaya benziyor. Sanki çevremizden alınmış gibi tanıdık karakterler, yabancısı olmadığımız düşünceler ve empati kurması kolay duygular…

Carver’ın öykülerini başarılı kılan da bu aşinalık hissi kanaatimce.

 

[1] Carver, R. (1990). Ateşler. Adam Yayınları.

[2], [3] Carver, R. (2022). Yazmak Üzerine. Can Yayınları.

Etiketler
Raymond Carver Öykü Zeynep Akyüz Deneme