İslam tarihinin ortasında
Beyrut’ta Güvercin Kayalıkları’nın karşısında
Bir Halepli ile Türkçe konuştum
Müslüman dünyası ve Ümit Özdağ hakkında
Uçurumdan aşağı bakarak
Muhammed Durra yaşasaydı
Otuz beş yaşında olacaktı
Belki onunla da bir başka ülkede
Konuşacaktık daha güzel şeyleri
Karaçi’de mısır satan çocuk
Bir avuç daha koydu poşete
Türk olduğumu duyunca.
Arkadaşımın ifadesine göre
“Kirli elleriyle.”
Dakka’da bir üniversite öğrencisi
“Sir, I guess you lost your way”
dedi utangaç bir şekilde, camiye girdiğimde.
Birkaç saat önce güvenlik görevlisi
beni görünce ayağa kalktı ve asker selamı verdi
“Bembeyaz yüzüme.”
İdlipli bir baba kısık sesle
Arapça bir şeyler anlattı gülerek
İki yaşındaki kızına
Ankara’daki bir parkta
İnsanlar gelince kırık ve tedirgin bir Türkçe
“Yüksek sesle”.
Kirli elleriyle. Ölü olsa da susmayacak dilleriyle.
Kanlı gözleriyle. Aşağılanmış bakışlarıyla.
Öğretilmiş çaresizlikleriyle. Yapayalnız olarak.
Yalnız kalamayarak.
Şikâyet etmeden. Vazgeçmeden. Durmadan.
Yıkılmadan.
Ey asla yıkılmayacak olan.
Ey asla bize rağmen yıkılmayacak.