Sana sakladığım şehadet


dünyanın hiçbir sabahına uyanmadım

bulutlu yaz günlerinde

sana ve kurak iklimlerine göz kapaklarının

uyandığım kadar diri ve ürkek

sonra sana sakladığım şehadet

beyoğlu tepinirken ağlar karacaahmet

 

senle bir günahın eşiğinde yarım tavaf

haritada yetim bir adım bırakarak

kabusların ortasında doğan şafak

-tıpkı halep’te, şatilla’da, 68 paris'inde, santiago’da

ve prag baharında tankların ezdiği umutta-

 

hemen hepsi hesaba katıldı

tabaklar külhanı, kızılcık dalları, yaban domuzları

ellerimizin o ilk sıcak buluşması

gözlerinin iskandinav sinemasını

anımsatan durağan kadrajı

biliyorum istemezdin altılı gelmeyen zarı

 

senle kibrit kutusuna tıkılmış devletler gibiydik

bir ıslık çalsan isfahan’da bir minare

dilkeşhaveran makamında cevap verir

bir taş atsan bir yerinden roma çatlardı

  

hakikatin kız kardeşidir köy kahvelerinde şüphe

sen görünmeyen bir halkın şiirinde

hem devlet oldun bana

hem sürgün yıllarım

bir kez yüzüme bakmadan

bir milleti inkar ettin

ben hala kızılırmak’ın kıyısında

sessizce bekleyen tarih gibi adını fısıldıyorum rüzgara

tarih, hışırtılı bir rüzgarla üzerimizden geçiyor

yoklukla aramızda

ara sıra kırık dualar okunuyor

bazı sabahlar bir şehre uyanmadığımı hissediyorum

bazı geceler bir savaş çıkmadığını

ay erteliyor şafağı

güle ulaşmadı biraz daha diken

aşk abad eder insanı sen miran oldun

kayzer’e kudret, semûd’a salih oldun 

ölene kadar kayadan deve çıkarabilirsin ama

bu seni peygamber yapmaz

 

ben işte o sabahtan beri sana

sesime ses katan rüzgara

dağda yankılanan cevaba

geceyi delen sabaha

toprağa düşen ilk yağmura

sarajevo’da yarım kalan sevdaya

                       inanmak gibi inanıyorum

Etiketler
Merve Berk Pazartesi şiiri Pazartesi şiirleri Fayrap Sana Sakladığım Şehadet