Ömer el-Benna:“Şarkılarım, devrimin ve özgürlüğün ruhunu taşıdı”
Savaş ve sanat nasıl ve ne kadar bir arada olabilir? Sanatı sesimizi daha fazla yükseltebilmek için bir başkaldırı aracı olarak kullanabilir miyiz? Bütün bu soruların cevabını yaşadığımız coğrafya da tanık olduğunuz ya da tarih kitaplarında okuduğumuz olaylardan öğrenebiliriz. Orta Doğu, medeniyetlerin beşiği olduğu kadar bir savaş mezarlığıdır. İnsanın doğduğu ve kolay öldüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz yani Orta Doğu’dan. İnsan nerede doğarsa doğsun hangi milliyetten olursa olsun medeniyettir. Bu topraklarda Batı’nın tabiriyle Orta Doğulu savaş ve barışın çocuğu olmak gibi adeta. O yüzden bu topraklar ve insanı ölümsüzdür. Hakkını, özgürlüğünü savaşmak kadar sanat ile de arar ve tarihe not düşer. Sanat bu topraklarda savaşa pamuk ipliği ile bağlanmıştır. Fakat Orta Doğu’da ruhunu her zaman barış ve özgürlükten alan bir sanat vardır. Bunun örneklerini birçok sanat dalında ve muhtelif zamanlarda yaşanan savaşlarda, devrimlerde, işgallerde kısacası tüm özgürlük mücadelesinde gördük ve görmeye devam edeceğiz. Bunun örneklerinden biri olan Yemen (Şubat) Devrimi’ne gelmeden önce Arap Baharı adıyla özgürlük ve refah vaat eden olaylar silsilesinden bahsetmek istiyorum. Arap Baharı, 2010 yılında Tunus’ta işsizlik, yozlaşmış siyaseti ve kötü yaşam koşulları olmakla beraber 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali yönetimine karşı başlatılan protestoların büyümesiyle başladı. Yasemin Devrimi olarak adlandırılan Tunusu’un birçok iline yayılan protestolar, meyve sebze satıcısı olan işsiz bir üniversite mezunu olan Tarık el-Tayyib Muhammed Buazizin satış arabasına polisin el koymasından sonra kendini ateşe vermesi ile başladı. Tunus’taki devrimi Cezayir, Ürdün, Umman, Mısır, Irak, Fas ve Yemen gibi Arap ülkelerinde yaşanan devrimler, büyük protestolar ve bazılarında da meydana gelen iç savaş takip etti.
Devrimlerin, savaşların sanatla özel olarak da müzik ile ilişkisini ele almak istedik. Bunun için ise Arap Baharı'nın da etkisiyle 27 Ocak 2011'de başlamış ve devlet başkanı Ali Abdullah Salih'i devirmek için yapılmış bir halk isyanı olan Yemen Devrimini (Şubat) yaşamış ve müziği ile devrimde etkin rol oynamış Ömer el-Benna ile devrim ve müzik adına bir röportaj gerçekleştirdik.
Ömer Bey bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Kendimi şöyle takdim edeyim Yemen’in başkenti sana doğumlu şarkıcı ve besteci Ömer el-Benna. Tarihi güzel başkentolan Sana’yı seviyorum ve hala kalbimde anılarını taşıyorum. Şehrimden ülkemden istemeyerek zorunlu sebeplerden ötürü uzaklaştım. Her zaman şehrime özlem duyuyorum ve ünlü Yemenli şair Abdulaziz Al-Maqaleh’in sözünü şehrim için tekrar ediyorum her defasında: “Sana’dan kaçınılmaz, yolculuk uzun sürse bile”.
Ömer Bey Sanat yolculuğunuz ne zaman başladı?
Sanat yolculuğum erken yaşlarda başladı. Çocukluğumdan beri şarkı söylemeyi sevdiğim için de daha sonraları şarkı söylemeye tekrardan başladım. Erken yaşlarda ortaya çıkan sanat tutkusu beni sanatsal yetenekleri teşvik eden okullarda okumaya yöneltti. Sanat tutkum Sana’daki birkaç müzik grubuna katılmama vesile oldu. Katıldığım en son grup ise Haloud Sanat Grubuydu. Bu süreçteki en önemli şeylerden biri de ünlü Yemenli şarkıcılarının bazılarıyla birlikte şarkı söyleyerek onlardan da bir şeyler öğrenme fırsatım oldu. Bu sanatçılardan biri de Yahya el-Aruma oldu. Fakat bunların üzerine şunu söylemek isterim ki asıl sanat yolculuğum 2001 yılında başladı.
Şarkılarınıza toplumsal bir sorumluluk yüklüyor musunuz? Şarkılarınızı bu açıdan nasıl değerlendirirsiniz?
Aslında ben taahhüt edilmiş şarkıya ilgi duyuyorum yani sanatım ile bir şeylerin sorumluluğunu almak ve bunu yerine getirmeye çalışmak benim için oldukça önemli bir durum. Sanatın dini, milli, insani duygulara hitap eden yönü benim için hep öncelikli olmuştur. Bunun içinde sanatımda yani şarkılarımda her zaman ulusal miras ve kültürümü vurgulamaya özen gösterdim. Bestelediğim birçok şarkım ve albümüm ile Yemen’de sanat dünyasında tanınmış isimlerden biri olmamı sağladı.
Ömer Bey, 2011 Yemen Devrimi öncesi dönem hakkında konuşmak istiyorum. Sosyal yaşam ve özellikle Yemen’deki sanat dünyası devrimden önce nasıldı?
2011 Yemen Devrimi’nden önce halkın farklı seviyelerde yaşadığı krizler ve çatışmalar nedeniyle Yemen’de yaşam zor ve karışıktı. Devrim öncesindeki rejim ile muhalefet arasında gerilim vardı. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı Yemen’deyoksulluk, açlık ve hastalık hakimdi. Bu durum ise hayatı tüm yönleriyle olumsuz etkiliyordu tabi ki sanat dünyası da bundan nasibini alıyordu.
Yemenli bir şarkıcı olarak Şubat (Yemen) Devriminden önce Yemen’de müzik adına ne tür çalışmalar yaptınız?
Yemenli bir sanatçı olarak, milli duygularımla hareket ederek şarkılarımla ülkeme olan sevgimi ifade etmeye çalıştım. Bestelediğim, söylediğim şarkılarla milli kimliğimi geliştirdim. Kendimi daha da geliştirmek ve bir şeyler yapabilmek için Sana’daki birkaç müzik grubuna katılmak için çok çalıştım. Sanatsal gelişimini hızlandıran en önemli şey ise Yemen’deki bazı ünlü şarkıcılardan eğitim alma konusundaki kararlı oluşumdu. Bu sayede kendi albümlerimi çıkarmayı başardım.
Yemen Devrimi öncesi ve sonrası dönemde sanatsal çalışmalarınızda ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Devrimden önce de sanatta birçok zorluk vardı. Örneğin: adam kayırma gibi adaletsiz düzenin bir parçası olmuş davranış biçimleri yetenekli sanatçıların fırsatlarını sınırlandırıyordu. Buna ek olarak kaynak eksikliği de söylenebilir. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığından destek almaya çalışmanın zor oluşu gibi sebeplerden dolayı sanatın sahnede ya da arka planda gelişmesini zayıflatan faktörlerdendi. Sanatımızı olumsuz etkileyen önemli diğer bir sebep ise fikri mülkiyet haklarının ihlalidir. Çünkü yabancı sanatçılar veya şirketler tarafından kaynağı belirtmeden veya tazminat ödemeden Yemenli şarkılarıcıların besteleri, şarkıları çalınıyor olmasıdır. Bir sanatçı için en kötü şey ise sanatçının kendisinin ve sanatının ihmal ve inkâr edilmesidir. Sonuçta her sanatçının maddi imkanları yaşam şartları aynı değil.
Devrim süreci için değerlendirecek olursak da o zamanda sanatsal yolculuğum çok kolay değildi ve birçok zorlukla karşılaştım. Devrim döneminde risklerin ve tehlikelerin yanı sıra, devrimden önceki rejim tarafından baskıya ve şiddete maruz kaldık ve her an hayatımız ve güvenliğimiz tehlikede altındaydı. Buna ek olarak medyanın devrime katılan halkı ve sanatçıların imajını bozmaya yönelik çalışmaları oldu. Ama bu zorlukları azimle ve yaratıcılıkla aşmaya çalıştım ve sesimle ve kalbimle devrim mesajını dünyaya yaymaya devam ettim.
Yemen Devrimi’nde sanatınızla beraber nasıl bir rol aldınız?
Sanata bir sorumluluk gözüyle bakan bir sanatçının ülkesinde olanlardan etkilenmemesi mümkün değildir. Halkınızın adaletsizlikle yaşamasına ve öldürülmesine sessiz kalmanız zordur. Ben de bu yüzden duygularımı ve görüşlerimi sanatla ifade etmeye çalıştım. Yalnız sanatımı icra ederken taraf tutmadım. Devrime özgürlük ve insan onurunu destekleyici bir mesaj taşıyan devrimci şarkılara katıldım. Halkın taleplerini müziğimle ifade ettim. Şubat Devrimi’nde (Yemen Devrimi) sırasında müziğimle aldığım rolüm de böyleydi.
Müziğiniz devrimle beraber nasıl şekillendi?
Devrim benim için ilham, coşku ve meydan okuma kaynağıydı. Sana’daki Değişim Meydanı’nda yer aldım ve Yemen’in her yerinden birçok sanatçı, şair ve yaratıcı insanla tanıştım. Fikirlerimizi ve görüşlerimizi paylaştık ve Yemen halkının taleplerini ve umutlarını ifade eden şarkılar ve oyunlar sunduk. Sesimle ve kalbimle şarkı söyledim ve devrimin barışçıl mesajını dünyaya aktarmaya çalıştım. Yeni şarkılar besteledim, Yemen’nin geleneksel melodilerini kullandım ve diğer sanatçılarla kolektif sanat eserleri oluşturmak için iş birliği yaptım. Devrim, sanat hayatımda özel bir dönemdi. Halkım tarafından tanındım saygı kazandım. Bu süreçte “Devrim Sanatçısı” unvanını aldım.
Müziğinizi devrimle beraber nasıl tanımlarsınız?
Müziğim ve devrim birbirine bağlı ve uyumluydu, her ikisi de diğerini güçlendiriyordu.
Müziğim gücünü ve ilhamını gerçeklikten, duygudan ve devrimci ivmeden aldı ve onu dürüstlükle ve coşkuyla kitlelere aktardı. Devrimle beraber müziğim sevgi ve takdirle karşılandı. Sanatım yani müziğimi devrimin hayallerini, hedeflerini ve dileklerini ifade etmek için kullandım. Müziğimle devrim arasındaki bu etkileşim, özgürlük, yaratıcılık ve değişim havası yarattı.
Şarkılarınız Arap dünyasında ve özellikle Yemen Devriminde büyük yankı uyandırdı. Bu konuda duygularınızı alabilir miyiz?
Öncelikle, 11 Şubat 2011 Devrimi’ne katılan tüm Yemenli sanatçılara övgüde bulunmak istiyorum, hepsine sevgi ve saygım var. Harika ve ilham verici şarkılar sundular ve hepsinin adını burada anmam mümkün değil. Ancak onlar hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, devrim dönemi hakkında konuşan sanatçılarla yapılan röportajları ve haklarında yazılan makaleleri okuyabilirler. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki 11 Şubat 2011 Devrimi’nde başta ülkem olmak üzere Arap halklar adına söylediğim şarkılarla gurur duyuyorum. Şarkılarım devrimin, özgürlüğün ve değişimin ruhunu taşıdı. Yemen’deki devrim olmak üzere Arap coğrafyasında meydana gelen devrimlerde kitlelerin beğenisini ve etkileşimini aldı.
Devrim günlerinde ses getiren şarkılarınızdan biraz bahseder misiniz?
Söylediğim ve başkalarıyla paylaştığım şarkılardan bazıları şöyle; “Öfkelenin çünkü Allah boyun eğen halklar yaratmadı”Güçlü ve etkileyici bir şarkıydı, Haloud Grubu ile söyledim ve Arap dünyasında yaygınlaştı. Ayrıca “Ben isyancıyım, cömertlik ve iyilik halkında varım” coşkulu ve cesaret verici bir şarkıydı. Bu şarkıyı sanatçı arkadaşım Saleh el-Mezlem ile söyledim. Değişim Meydanı’ndaki isyancılara ve Arap Baharı’ndaki isyancılara hitap ettik. “Ülkem her yerde özgür” adlı dayanışma şarkısını da atıfta bulunabiliriz. Bir mesaj olarak söylediğim bu şarkı, adaletsizlik ve zulümden kurtulmaya çalışan Yemen halkına bir hitaptı. “Yemenli Kadının Devrimdeki Rolüne Özel Şarkıları” unutmamız mümkün değil. Benim için isyancı kadına saygı duyan şarkılardı, mücadeledeki rollerini överdi. Değişim Meydanı’nın her yerinde mevcuttu ve Yemen için cesaretini, sabrını ve fedakarlığını kanıtladı.
Şarkılarınız Arap halklarını yanınıza rejimi ise karşınıza almanıza neden oldu. Bu süreçte karşılaştığınız zorluklar nelerdir?
Öncelikle, 11 Şubat 2011 Devrimi’ne dayanışma gösteren bütün Araplara minnettarım. Özellikle de saf ve barışçıl bir devrim olduğu için teşekkür ediyorum barışçıl olmalıydı çünkü Yemenliler sadece meşru haklarını talep ediyordu. Şarkılarım ise bu süreçte barış ve güvenlik mesajı taşıdı ve her yerde insanların kalplerine ve zihinlerine ulaştı.
Devrimden sonra Türkiye’ye geliş hikayeniz ve burada müzik adına yaptığınız çalışmalar üzerine biraz bahseder misiniz?
Türkiye’ye gelişim 2014 yılında Yemen’de Ulusal Diyaloğ’un kapanışı için resmi şarkı olan “Kalplerin Vatanı” şarkısını bir grup sanatçıyla birlikte söyledikten sonra gerçekleşti. Diğer çalışmam ise Yemenli bir grup çocuğun söylediği, ülkeye sevgi ve umut mesajı taşıyan bir müzikal operanın yönetimi oldu. Bu iki proje benim için gurur kaynağı oldu ve Yemen Müzik Evi’nin yöneticisi Sanatçı Fuad el-Şercabi tarafından da desteklendim. Türkiye’ye asıl geliş amacım ise Türkçe dilini ve müziğini öğrenerek bu ülkenin sanatsal ve kültürel deneyimlerinden istifade edebilmekti. Arzuladığım deneyimleri elde ettikten sonra ülkeme dönmeyi ve farklı yeni müzikler sunmayı planlıyordum. Ancak Yemen’de savaşın patlak vermesi ve ülkeme yapılan dış müdahalelerle büyük ölçüde bozuldu. Bu yüzden Türkiye’de kalmaya mecbur kaldım ve ülkemin kaderine üzülmekten başka bir şey yapamadım. Başlangıçta Türkiye’de yalnızlık ve yabancılık hissettim. Ancak buna rağmen, sanatsal yolculuğuma devam etmeye çalıştım ve müzikteki yeteneklerimi ve yaratıcılığımı geliştirdim ve Türk müziğinin bazı miraslarını tanımaya çalıştım.
Türkiyedeki sanatsal yolculuğum ise Samsun'da Başladı. Bu küçük, sakin ve güzel şehirde ilk olarak Türkçe derslerimi aldım ve burada ses performansımı geliştirmek için bazı müzik kurslarına katıldım, özellikle buradaki opera yöneticisi olan hocamdan bazı Türkçe şarkıları öğrendim ve opera performans yöntemlerini öğrendim. Daha sonra büyüleyici İstanbul’a döndüm, ilham, şiir ve duygu şehri. Birkaç Türk şarkısı söyledim ve Yemenli kurumlara, Arap cemaatlerine veTürk hayır kurumları için özel konserlere katıldım. Türkiye’de, Yemen hakkında konuşan Türk şarkılarının olduğunu keşfettim ve Türk halkı ile Yemen halkı arasında sevgi ve bağlılık olduğunu keşfettim. Bu şarkıları sevdim, bu duyguları sevdim, daha fazla Türk müziği dinlemeye başladım ve onu sesimle canlandırmaya çalıştım, umut ediyorum ki bir gün Yemen’e döneceğim, bu büyüleyici müziği ve bu sanatı yanımda taşıyacağım ve ülkemi barış, güvenlik ve refah içinde göreceğim.
- https://youtu.be/hyhpwTv4DCg?si=PC8uLjHPtgXJtRPz Bu şarkı, Yemen'in barışçıl gençlik devriminin en ünlü şarkısıdır ve devrim sırasındaki devrimcileri anlatır.
- https://youtu.be/Sd3g0QXAvXU?si=gsKNaeHVWvoOmohn Yemen'e giden Osmanlı ordusunun Türkçe dilinde yazılmış ilk sanatsal çalışmasıdır.
- https://youtu.be/KM4bIV1ZP04?si=FzYv-ck5xagit_Av Bu şarkı Ömer el- Benna'nın birlikte olduğu grubun söylediği, Suriye, Mısır, Irak ve Yemen'deki Arap devrimcilerin en ünlü Arapça şarkısıdır.
- https://youtu.be/zFiCHK0I0Tk?si=kYfG0wqz_DmsnIeo Bu özgürlükten bahseden bir şarkı ve Yemen'in bütün vilayetlerinden bahsediyor.
- https://youtu.be/bii9YaAUTsk?si=zqyuLxOHuRF6FP_p Bu şarkı bir operettir ve 2014 Yemen Diyalog Konferansı'nın kapanışı için tek resmi şarkı olarak kabul edilir.
- https://youtu.be/ZUOT7gx7EVc?si=lI2nMY09YuUpuyMf Bu, Yemen Devrimci Gençlik Konseyi'nin marşına uyarlanan tek operettir.
- https://youtu.be/oLstu1PoxYQ?si=7OXJHi_C2Yxk5uuz