Edip Akbayram'ın vedası
Edip Akbayram'ı bitiren 12 Eylül rejimi olmuştu. 1981'e kadar Edip Akbayram, TRT'nin günlük menüsünün standart bir tabağıydı, Doğan Canku, Ersen vb. modern folkçularla birlikte. Artık bilemiyorum Aleviliğinden mi, solculuğundan mı; bir ânda ekrandan kayboluverdi Edip Akbayram ve Dostlar orkestrası. 1979-80 yıllarının siyah beyaz müzik yayınları arasında naif, ağlamaklı sesi, manidar şarkı sözleriyle Edip Akbayram'ın kendine mahsus bir yeri vardı.
Öldüğünü haber aldığımda, ne yalan söyleyeyim, yaşadığının farkında değildim Akbayram'ın. Sözünü ettiğim naif ve dokunaklı Anadolu müziği yorumunun tarihin sayfalarında kaldığından ise dün gibi bugün de eminim. Edip Akbayram dinlemeyi ulusça çoktan bırakmıştık. Sonradan arzı endam etmedi diyemeyiz, ama sanatına saygıdan dolayı kendine yer bulabildiği ölçüde. 80'lerin ortasından itibaren geçerliğini hızla kaybeden, bir anlamda Tek Parti döneminin folklorizminin uzun gölgesinin son ifadesi denebilecek sanatına saygıdan. Sanatından çok da ses rengine. Onu bence o kadar bastırılmışlığına rağmen hep bir şekilde var eden şey oydu, o naif ve dokunaklı ses rengi. Benzetme yapmak mümkünse, Psychedelic Folk'un Ferdi Tayfur'uydu denebilir Edip Akbayram için. Hep gülümseyen yüz ifadesinin rağmına hep bir kenarında ağlamak olan sesiyle.
Edip Akbayram'dan ne kalmıştır denirse; bence Hasretinle Yandı Gönlüm ve Aldırma Gönül gelecekte de dinlenebilecek nadir işlerinden. Sol eğilimlerinden dolayı insanlar onun Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Aşkolsun Çocuk, Gidenlerin Türküsü vb. şarkılarını da dinleyecektir.
Edip Akbayram 29 Aralık 1950'de Gaziantep'te doğup 2 Mart 2025'te İstanbul'da hayata gözlerini kapadı.
