Kurtuluş Kayalı niçin Kemal Tahir'i işaret ediyor?


2007 Aralık’ında İdris Küçükömer’in 20. ölüm yıldönümü vesilesiyle yapılan bir toplantıda Yücel Yaman’ın 1960’larda kendisini Kemal Tahir’den ziyade Küçükömer’e yakın gördüğünü belirtmesi üzerine, Kurtuluş Kayalı “Siz de Batıcı olduğunuz için bu şekilde hareket etmeniz normaldir,” mealinde bir tespitte bulunmuştu. Kurtuluş hocanın bu dokunuşu, Kemal Tahir’i dönemin entelektüelleri içinde nasıl bir yere yerleştirdiğine dair de önemli bir ipucu içeriyor. Bu noktada Kayalı’nın Küçükömer’i birçok yönden yine 1960-70’lerin içinde ayrı bir yere koyduğunu da hatırlayalım. Bu tabloya yine Mehmet Ali Aybar da eklenebilir. Fakat Kayalı’ya göre Aybar ve Küçükömer “kitabın içinden” konuşurken, Kemal Tahir “kitabın ortasından” konuşmaktadır. Bir anlamda Küçükömer en yerli batıcı (yanlış hatırlamıyorsam bu tespit de aynı konuşma içinde Kayalı tarafından yapılmıştı) konumundadır, fakat nihayetinde batıcı olmaması Kemal Tahir’i diğer entelektüellerden ayıran kalın bir çizgi olarak belirmiştir. En kaba haliyle söylersek, Kemal Tahir ve diğerleri gibi bir tablo çıkar karşımıza. 

Kemal Tahir, Kayalı’nın Türk düşünce hayatı üzerine olan çalışmalarında diğer herkesin kendisine göre ölçüldüğü bir nirengi noktasını teşkil eder adeta. Öncelikle Kayalı’nın metin merkezli değil, ilişkisel bir yaklaşımı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Düşüncenin sosyolojisini önümüze sunuyor kısacası. Buna göre, belirli bir entelektüelin metninin içeriğinden ziyade, o metnin niçin söz konusu dönemde neye cevap olarak ve hangi etkilerle ortaya çıktığı, kimlerin söz konusu metni hangi saiklerle nasıl algıladığı ya da görmezden geldiği, algının zaman içinde nasıl değişim gösterdiği ilh. gibi hususlar Kayalı’nın meseleyi ele alış biçimini belirler. Buna paralel olarak Kayalı, A noktasında B noktasına dümdüz ilerleyen bir anlatımdan ziyade sürekli yan yollara girip çıkarak ilerleyen ama nihayetinde anayola da dönerek istikametten şaşmayan bir anlatımı tercih eder. Bu çerçevede Kayalı’nın bir entelektüeli ele alırken bütün bir düşünce sahasını eşzamanlı taradığına şahit oluruz. Kayalı’nın bu anlatım içinde düşüncenin kendisinden ziyade oluşum sürecine ve yöntemine odaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kemal Tahir’i Kayalı’nın gözünde önemli kılan hususların başında da esasında düşüncelerindeki isabetten ziyade takip ettiği yöntem, sahip olduğu bakış açısı gelir. Bu sebeple de “bir an için tüm tespitlerinin yanlış olduğu düşünülse dahi bu durum Kemal Tahir’in tarihsel yorumunun önemini ve bakış açısının işlevselliğini eksiltmez” (Kayalı, 2023: 39). Kayalı’nın işaret ettiği söz konusu bakış açısı, onun bütün bir Türk entelektüel sahası içinde pivot bir konumda olmasını sağlamış görünmektedir.

Nihayetinde burada esas odak noktası kayıt altına alınmamış bir düşüncenin ortaya çıkma imkanıdır. Kayalı’nın çalışmalarının önemli bir kısmının Türkiye’de düşüncenin potansiyelini ortaya serme amacı güttüğü söylenebilir. Burada düşünceden kasıt şüphesiz dönemin şartları ya da bir siyasi otorite tarafından kayıt altına alınmamış özgün düşüncedir. Kayalı’nın üzerinde özellikle durduğu hususlardan birisi örneğin düşüncenin izinli olup olmadığı meselesidir. Bir dönem dile getirilemeyen düşüncelerin bir on yıl sonra yaygın olarak dillendirilmesi, bir düşünce özgürlüğü ortamından ziyade artık söz konusu düşüncenin izinli olması ile ilgilidir. Bu çerçevede Kemal Tahir’in önemi, Kayalı’nın işaret ettiği şekliyle, bir anlamda entelektüelin sahip olduğu düşünce geliştirme sorumluluğunu hakkıyla yerine getirme gayretinde yatar. 

Kemal Tahir bu noktada toplumsal gerçekliğe sadık, aidiyetlerinden ise bağımsız bir şekilde hareket etmektedir. Toplumsal gerçekliğe sadakat tabiri caizse meselenin yüzeyine değil derinine bakmakla ortaya çıkar. Kayalı Kemal Tahir’in gündelik siyasetten bağımsız bir şekilde hareket ettiğine işaret eder. Hatta bu sebeple onu (burada ayrıca Sezai Karakoç’u da anmaktadır) köşe yazarı olarak düşünmenin mümkün olmadığını da ekler (s. 62). Diğer taraftan tarihe yönelik alakası da yine toplumsal gerçekliğin derinine inmekle ilgilidir. Tarihi ise uzun dönemli bütünselliği içinde kavrama çabasındadır. Onun için Tanzimat, Cumhuriyet ya da 1960’lar vs gibi dönüm noktası olarak tanımlanmış tarihler esas değildir. Bugünü Osmanlı’nın kuruluşuna dönerek kavramaya çalışır. Kemal Tahir’in düşünce ile olan ilişkisi de yine toplumsal gerçekliğe sadakat ile belirlenir. Öncelikle içinde bulunduğu siyasi aidiyetin (sosyalizmin) kendi düşüncesinin sınırlarını belirlemesine izin vermek istemez. Düşünce ile ilişkisi belirli “reçeteler” bulmak ve Türkiye’yi bu reçeteler üzerinden tanımlamak üzerine kurulu değildir, örneğin Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) gibi bir kavramı gündeme getiriyorsa, bunun sebebi söz konusu kavramı direkt olarak Türkiye’nin toplumsal yapısını yorumlamak için birebir kullanmak için değildir. Asıl amaç acaba bu ve benzeri kavramların toplumsal gerçekliğe yaklaşmada bir imkan sunup sunamayacağını araştırmaktır. Nihai hedef ise bütün bu araştırmaların sonucunda direkt olarak içinde yaşadığı toplumun meselelerine işaret eden bir düşünce, özgün bir düşünce ortaya çıkarmaktır. Kayalı’nın üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta ise, Kemal Tahir’in kendinden önceki entelektüellerin eserleri üzerine eğilmesi ve düşüncenin birikiminden faydalanma gayretidir. Kısaca tekrar etmek gerekirse, Kemal Tahir’i Kayalı’nın gözünde önemli kılan esas nokta, entelektüel faaliyetin ana konusu olmakla beraber Türkiye’deki entelektüellerin birçoğunun bilincinde olmadığı ve gündemine almadığı özgün bir düşünce üretme sorumluluğudur.

Kurtuluş Kayalı’nın Kemal Tahir’in Entelektüel Portresi başlıklı eseri, hocanın Kemal Tahir üzerine en eskisi 1975 tarihli olmakla beraber büyük ölçüde son 30 yıl içinde üretilmiş yazılarının toplamı. Kitap şüphesiz öncelikle Kemal Tahir’in portresini yukarıda işaret ettiğimiz üzere bütün bir entelektüel sahayı ilişkisel bir şekilde taramak suretiyle vermesi açısından önemli. Bu noktada özellikle Kemal Tahir’in metinlerini ürettiği döneme dair önemli gözlemlerde bulunan ama bununla birlikte bugün bizlere de çok önemli uyarılarda bulunan “Önsöz”ün dikkatli bir şekilde okunması gerektiğini belirtelim. Eser bunun haricinde, Kurtuluş hocanın Kemal Tahir üzerine çalışmalarındaki sürekliliğe işaret etmesi açısından da önemli. Bu çerçevede kitap bir yandan Kemal Tahir’in portresini önümüze sererken diğer taraftan da Kemal Tahir’in hikayenin merkezinde yer aldığı haliyle Türkiye’de düşüncenin potansiyeline dair önemli bir araştırma olarak karşımızda duruyor. Bu çerçevede kitabın esas işaret ettiği noktanın ise Kemal Tahir üzerine şu ya da bu tespitin haklılığı üzerinde durmaktan ziyade, bu tespitlerin altındaki bakış açısı ile günümüzde özgün düşünce üretmenin koşullarını irdelemektir diyebiliriz. Kitap Türkiye’de bu yönde bir tartışmayı tetikleme gücüne sahip olması ile ayrıca önemli görünmektedir.

 

KAYNAK

Kayalı, K. (2023). Kemal Tahir’in entelektüel portresi. Ketebe.

Etiketler
Kurtuluş Kayalı Kemal Tahir Kemal Tahir'in entelektüel portresi Fazıl Baş İdris Küçükömer Yücel Yaman Sezai Karakoç Asya Tipi Üretim Tarzı ATÜT