Ayşe Şasa'nın Şebek Romanı
Şebek Romanı, Ayşe Şasa’nın distopyası. Roman 2075 yılında geçiyor, Viyana artık XB21. Modern insanın gelecekte nasıl bir hale geleceği üzerine Şasa’nın kurguladığı evrendeyiz. İnsanlar, şebekleşmiş. Şebek yani vurdumduymaz, düzene alışmış, düzenle uyum içinde. Maymundan gelen insan, şebek olmuş artık. Çünkü o maddenin kölesi, metafizik unutulmuş. Din olmayınca kutsal yerini teknolojiye, mana yerini maddeye bırakmış. Köle olan insan düzeni unutmuş. Savaşlar var, kavgalar, sıkıyönetim.
Geleceğin dünyasında insan, yozlaşmıştır. Çünkü sistem yozlaşmıştır. Sistemin insana etkisi, insanı bütün anlamından beri kılmak olmuştur. O robotlaşmıştır. Tembeldir, vurdumduymazdır, şiddet doludur; kısacası şebektir.
Bir yanda şebekler vardır, bir yanda orangutanlar, bir yanda da Z.Ö’ler. Z.Ö’ler zeka özürlülerdir. Z.Ö’ler kendi toprakları yıkıma uğrayınca XB21’e gelmiş göçmen Müslümanlardır. Orangutanlar da oranın yerlisi olan Müslümanlardır. Şebekler ise maneviyattan uzak kaldıkça şebekleşmiş insanları temsil eder. Z.Ö’ler bugünden bakınca insana tanıdık gelir! O günün toplumunda insanlar bencildir, kimse kimseyi umursamamaktadır, karşılıksız selam dahi verilmemektedir.
Şasa XB21 için korku şehri der romanda. Korku hüküm sürmektedir. Düzensizliğin, kaosun, anarşinin, bencilliğin getirdiği korku. Tüm insani değerler yok olmuştur, geriye çıkar ve madde kalmıştır. Sürekli bir iç savaş hüküm sürmektedir. Ölenler, öldürülenler, öldürenler, öldürmek için fırsat kollayanlar. Öte yandan Batın Baba vardır. Batın Baba, ariftir. Tüm bu keşmekeşin içinde görünmeyeni, özü temsil etmektedir. Olanca karmaşanın ancak sevgiyle, aşkla çözüleceğini bilen ve müridleri aracılığıyla dile getirendir. Formülü Manyak Arşimed’den öğreniriz: “Aşk zordur. Ama aşktan başka da yol yoktur. Alemde tek anlam aşk…”
Kaosun anahtarı aşktır. İnsanları bencilliğe iten sevgisizliktir. Kişi sevgiden mahrum kaldığında kendisini put edinir çünkü. Ve tüm putperestler hakkaniyetten uzaktır. Hakkaniyetin olmadığı bir toplumda, kişinin yaşamının güveni yoktur. Yaşamın güveni yoksa huzur yoktur. Huzurun olmadığı yerde anarşi kaçınılmazdır.
Aşk ise beşerî aşk değildir. Rahman’ın merhametiyle kullarına can vermesi üzerine, kulların bu bilinçle birbirlerine aşk duyması, merhamet beslemesidir. Aşk ilahi olduğunda tüm alemi kapsayacaktır. Allah, Peygamberimize “Habibim” diyerek yaratılışın aşktan olduğunu göstermiştir.
O aşka erişmek için, o aşka erişmişlerin huzurunda hazır bulunmak gerekir. İşte romanda Şizoid Re-Re, Batın Baba’nın mağarasına sığınır. O Batın Baba’ya sığınmayla, Rahman’ın merhametine sığınmıştır. Arifler, nefislerine hükmedebilmiş ve maddeden manaya geçebilmiş kişilerdir. Onlar halk içinde yaşarlarken Hakk ile beraberdirler. Rasulullah (sav) Efendimiz’in “Ölmeden önce ölün” hadisinin sırrına ermişlerdir. Ölerek mana aleminde var olmuşlardır. İnsan benlik sahibi olduğu için perdelidir ve bu perde manayı görmesine engel teşkil etmektedir. O halde yapacağı perdeyi açmış kişilerin huzuruna girerek, o deryadan nasiplenmektir. Böylece mana alemine doğru ilk adım atılmış olur.
İşte romanda Şizoid Re-Re’nin herkes tarafından ölü bilinmesi fakat aslında Batın Baba’nın mağarasında yaşıyor olması bu hakikati işaret etmek içindir. Şizoid Re-Re, “ölmeden önce ölün” hadisinin sırrına ermiş olan Batın Baba’da cem olarak zahiri manada yaşarken, batıni manada ölmüştür. Onun herkes tarafından ölü bilinmesi, kendisini halktan yani cisimler aleminden soyutlamasını gösterir. O zahirde buradadır fakat hakikatte alem değiştirmiştir.
Manyak Arşimed’in aslanı uysal bir hale getirmesi, Hüdayi’nin ise şaşırması (Hüdayi aslana sözünü dinletemiyordur) aşk gerçeğine işarettir. Hüdayi nasıl yaptığını sorduğunda Manyak Arşimed “Muhabbet et. Muhabbet her kapıyı açar. Alemde her şeyin sırrı muhabbet” demiştir. Allah’ın aşk ile yaratması, yarattıklarına duyduğu muhabbettendir. Kalbi bir şekilde muhabbet gösterebilen kişi, Allah’ın muhabbet halkasına dahil olur. Her şey muhabbetten varlık bulduğu için de girdiği halka sayesinde Allah’ın lütfu ile her şeye sirayet eder. Değil mi ki aslan muhabbetten yaratılmıştır, o halde ona yaklaşmanın yolu da muhabbettir. Nitekim bu olay aynı zamanda ariflerin menkıbelerine göndermedir. Harakani Hazretleri de aslanları dilediği gibi yönlendirir, aslanlar onun buyruklarına uyardı.
Ayşe Şasa, Şebek romanında bize içine düştüğümüz modern çağda, savaşların ve acımasızlıkların hüküm sürdüğü bu zamanda (Terör devleti İsrail’in Filistin’de soykırım uyguladığı şu günlerde örneğin) Allah’ı hatırlatıyor. İnsanın tek kurtuluşunun Allah yolu olduğunu hatırlatıyor. Duyanlara selam olsun.