James Joyce'un Portre'si
“Joyce'un her sayfasında öznel güzellikle harici pejmürdelik, sefalet ve çirkinlik arasında hızlı geçişler görürsünüz. Bu metodunun bas ve sopranosudur. Kendisinin kapsadığı alan akranlarının çok ötesindedir, hatta piyanosu öyle bir noktaya kadar uzanır ki diğer romancılar nereden çaldığını bile anlamaz.”
“Bütün bunların sonucu veya kıssadan hissesi, her dönemin büyük yazarının aynı zamanda o dönemin olağanüstü akıllarına sahip olması gerektiğidir. Kendi dönemlerinin uç noktalarını bilmeliler. Sosyal bir statüyü temsil etmemeliler. O rezalet, büyük harfle başlayan ‘Bakkal’ veya ‘Uzman’ olamayacakları gibi profesör, Jaeger marka giymenin uzmanı veya ot yemenin uzmanı da olamazlar.”
“Beni diğer her şeyden çok yoran şey orta yaşlarını çoktan geçmiş yazarların bize modern hayatı, sosyal panoramayı veya orkestranın çalgılarını bütünüyle sunduğunu ima etmeleridir. Joyce başka bir noktadan yaklaşır.”
Alıntılar Ezra Pound'un İyiler Büyükler Modernler’indeki (Ketebe, 2021) Joyce incelemesinden. Yazının tamamını Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi’nin [Portre] (Ketebe, 2023) girişinde de bulabilirsiniz.
Pound, James Joyce’a destek olur, Portre’nin yayımlanmasında da ayrıca emeği büyüktür. Portre’nin tefrika edilmesini sağlar. Tefrika kitabın sonundaki tarihten öğrendiğimiz kadarıyla on yıl sürmüş bu arada. İlgilisi Pound-Joyce arasındaki mektuplaşmalara da bakabilir.
İsmi kendinden meşhur Portre’nin: Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi. Sanatçı, genç, adam, portre. Büyük kelimeler. İsim demişken Murat Belge çevirisinde kitabın adı Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi. “Genç bir adam” daha bir Türkçe geliyor. İki çeviriyi kıyas işini uzmanına bırakalım. Öte yandan kitabın ismi romanın bir özeti niteliğinde. Sanatçı olma yolunda arayış içinde genç bir adam Stephen Dedalus. Genç adam, yani büyümüş de küçülmüş. Genç adam deriz ya hani bazen. Otobiyografik bir roman olduğunu da biliyoruz, portre oradan.
Portre kitap olarak 1916’da yayımlandığında Joyce otuz dört yaşında, Pound’un orta yaş dediği yaşlarda diyebiliriz. İma etmek demiş Pound, bugün sosyal panoramayı bütünüyle sunmanın kenarından bile geçilmiyor. Yüz yıllık yalnızlık demiş ya adam, yüz yıl önce de ima edenler varmış.
Gençlik yılları bir şeyleri sorgulama, kendini arayış yıllarıdır çoğunlukla. Portre’de genç bir adamın sorgulayış ve arayışlarına şahit oluyoruz. Stephen Dedalus’un aile, okul, kilise ve toplumla çatışması da diyebiliriz. Aileden ayrılma, okulda yaşanan zorluk ve sıkıntılarla baş etmeye çalışma vesaire. Portre’nin bazı yerlerinde uzun uzun fikirleriyle karşılaşırız Dedalus’un.
Romandan bir cümle ile kapatalım: “Yaşamın hakikatiyle karşılaşmak ve neslimin yaratılmamış vicdanını ruhumun tavında dövmek için milyonuncu kere çıkıyorum yola.”