Kant ve Heidegger etkisinde varoluşsal bir keşif: İsmet Özel’in poetikası


İsmet Özel, 1960 Kuşağının İkinci Yeni akımını izleyen şairlerinden. İkinci Yeni'nin imgeci yaklaşımını sürdürmüş ve modern Türk şiirine derin bir katman eklemiştir. Şiirinin poetik yapısını açıkladığı kaynak ise şairin Şiir Okuma Kılavuzu adlı eseridir.

Özel, şiiri kültür ve toplumsal yapıların dışına yerleştirir. Ona göre şiir, bilinç akışı ya da entelektüel bir çaba ile değil, doğrudan insan doğasından doğar. İsmet Özel için şiir, zihnin ürünü değil varoluşun yankısıdır. Şiir, bireysel ve evrensel bir insanlık durumunun derinliklerinden beslenir ve insanın özünden çıkan bir içsel dürtü olarak varlık bulur.

İmgeyi tanımlarken, “İmgelem şiirde kelimenin, kelimelerin kendi başlarına ve öteki kelimelerle olan bağlantıları içinde kazandıkları kuvvettir,” (Özel, 1993, s. 44) der. Bu tanım hem modernizmin hem de imgeciliğin özünü yansıtır. Özel’e göre şiir, nesrin zıddıdır; şiir ve nesir birbirinin antitezidir. Şiir, dilin ve entelektüel araçların tükenmeye başladığı, diğer anlatım biçimlerinin yetersiz kaldığı bir noktada doğar. Şiir, içgüdüsel bir eylem olarak, insanın derinliklerinden doğan bir içsel dürtü ve varoluşsal bir ifadedir. Özel, şiirin biçimsel bir yapı değil, varlıkla buluşan bir gerçeklik olduğunu savunur ve şöyle der: “Şiir kendi biçimini bulmaz, şiir kendi biçimini gösterir. Karakter = karakter, yani biçim = biçimdir,” (Özel, 1993, s. 124).

Özel şiiri, kelimeler arasındaki kuvvetli bir etkileşim olarak tanımlar. Şiir, somut dünya veya kültürel referanslarla açıklanmaz; kendisini ancak şiirle açıklar. Şiir, biçimsel bir yapının ötesinde, varlıkla ilişki kurar ve dilin, imgelerin etkileşimiyle varlık bulur. Şiir, biçimci ve varoluşçu moderniteyle bir bütünlük arz eder.

Hölderlin'in “Bu yeryüzünde insanoğlu şairane mukimdir,” (Dichterisch wohnt der Mensch) şeklindeki ifadesi, insanlık durumunun ve şairliğin birbirine yakınlığını vurgular. İnsan, dünyada tutulduğu yerle ilgili kaygılarını duyduğunda, şairane bir bakış açısına yönelmek zorlaşmaz. Çünkü insan, bu ‘yalan’ dünyada gayri-mukimdir ve sanat, bilim ve felsefe insanın dünyadaki yerini anlamasına yardımcı olsa da her insan bir bakıma şairane bir bakış açısını benimsemiş olur (Özel, 1993, s. 141).

Özel’in şiir anlayışı, Kant ve Heidegger gibi filozofların düşüncelerinden beslenir. Kant’ın Yargıgücünün Eleştirisi’nde geliştirdiği kuram, şiirin insanın dünyayı algılama biçimlerine dair en derin ve en hakiki bilgiye ulaşma potansiyeline sahip olduğunu açıklar. Kant’a göre insan, dünyayı yalnızca duyusal algılarla değil, düşünsel kategorilerle anlamlandırır. Bu bağlamda şiir, imgeler aracılığıyla varlığın öznelliğini ve insanın içsel dünyasını açığa çıkarır. Heidegger ise, şiirin dilin özünü açığa çıkaran bir araç olduğunu savunur. Ona göre, dil sadece iletişim aracı değil, insan ve varlık arasındaki köprü işlevi görür. Şiir, bu dilin en saf ve yoğun formudur ve insana, kendisini ve dünyayı anlama yolunda derin bir içgörü sunar. Heidegger’in, “Şiir, varlıkla buluştuğumuz en yüce yoldur,” sözü, bu görüşü somutlaştırır. Kant’ın insan algısının sınırlarını zorlayan düşüncesi ve Heidegger’in varlık anlayışı, şiirin insan varoluşuna dair derin bilgiye ulaşma potansiyelini gösterir. Özel, bu felsefi temellerden beslenerek, insanın varoluşsal sorunlarına dair bir aydınlanma sunar.

İsmet Özel’in poetikası, insan varoluşuna dair derin bir içgörü sunma çabasıyla sadece modern Türk şiirinin önemli bir kilometre taşı olmakla kalmaz, aynı zamanda felsefi bir çözümleme alanı açar. Kant ve Heidegger’in felsefelerinden beslenen bu şiir anlayışı, imge ve biçim üzerinden varoluşsal bir keşfe çıkarak, insanın içsel dünyasını ve dış dünya ile olan ilişkisini sorgular. Özel, şiirin yalnızca dilsel bir yapı olmadığını, varlıkla buluşan bir aracılık işlevi gördüğünü savunur. Şair, toplumsal ve kültürel yapıların ötesine geçerek insanın temel ve evrensel halini yakalamaya çalışır ve bunun sonucunda şiir, derin bir varlık anlayışı sunar. Bu bakımdan, Özel’in şiirinde imge, sadece kültürel bir yansıma değil, insanın varlıkla kurduğu ilişkileri gösteren bir araçtır. Özel için şiir, estetik bir ifade biçiminden çok, varlık sorununu ele alan felsefi bir metin olarak değerlendirilebilir. Şiir, insanın temel varoluşunu kavrama noktasındaki potansiyeliyle sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda varlıkla kurulan bir tür diyalog olarak öne çıkar.

KAYNAK

Özel, İ. (1993). Şiir okuma kılavuzu. Çıdam.

Etiketler
İsmet Özel Şiir Okuma Kılavuzu poetika Kant estetiği Martin Heidegger Immanuel Kant Şiir Kitabı