Esnek, biçimsiz, eklektik: Yeni dünya dinleri üzerine
İnsanın tapma ihtiyacı zuhur oldu mu onu kimse tutamaz. Tıpkı Celal Şengör’ün kendini tutamayarak Zübeyde hanımın mezarına diz vurup şükranlarını sunması gibi. Mezarlıklarla ilgili fikrini daha önce, “annemin mezarına bile gitmiyorum. Ne var ki orada karbon ve topraktan başka” şeklinde beyan eden profesör, ahiret inancı olmamasına rağmen kendisini duymayan karbon ve topraktan ibaret bir anıta, Mustafa Kemal Atatürk’ü doğurduğu için teşekkür etti. İnanç, tapınma, din ve kutsal, bunlar dokunulmaz ve tamamen kişisel konular mıdır? Yoksa, Müslümana cahil yaftası vuran faşist ve yoz zihniyet modern dinleri kendi yöntemleriyle kutsuyor mu? Açık alanda namaz kılarken utanan. Ya da benim de nenem kılıyor diyerek, İslam'ı yaşlı insanın yaşam formu ilan eden güruh. Hayırdır inşallah, neye tapıyorsunuz? Yeni dünya insanının tapma ihtiyacına hangi kurum ve kuruluşlar cevap veriyor? "Gökten bir kitap indi, koç falan hahaha! Olacak iş mi," diyenler, başı sıkışınca tanrıya sunak sunuyor mu?
Orta Asya'dan kadim öğretiler, yogiler, gurular, yoga kampları, aile dizilimleri, ayinler, yakılan ateşler, tüttürülen tütsüler, danslar, tamtamlar ve müzikler. Çember olup Umay Ana mizaçlı kadınların ağzından çıkan öğretileri salya akıtarak dinliyor musunuz? Günün sonunda, burjuvanın yeni eğlencesi yaşama dönüş kamplarıında şifalanmış inzivada peyda olan bir sürü münzevi, ermişler, erenler, ha erdi erecek olanlar, beş yıldızlı otellerde pahalı bungalov evlerde deniz kenarında güneşi selamlayıp tamahkar şehir yaşamlarına şükür dolu huzur dolu kafile kafile dönüyor. Kapitalizmin köleliği esastır modu ile pazartesi sabah sekiz akşam beş mesai yapmak için şehre dönen plaza insanı beyaz yakanın kaygısı tekrar, köşeye yeni açılan vegan kafenin falafelini yemek oluyor. Bu tipler olayı abartıp, İslam sosuna bulayanlara göre daha masum kalıyor. İslam soslulara çok fazla söyleyecek söz bulamıyorum zira orası mayınlı bölge, her an bir yerimizde patlayabilir. Şükür ve minnet dolu ruhların yaptığı ayinlerinin dini bir karşılığı yok. Cemaatle namaz kılmadıkları veya zikretmediklerini tahmin ediyorum. Ediyorlarsa da dualarının Sanskritçe olduğuna kalıbımı basarım. Evet gülüm, "Hmmmm." Gurmukh Kaur Khalsa sana şifa olsun amin.
Tartıştığım konu insanların tapınma şekilleri değil elbet. Tartıştığım konu, ne şiş yansın ne kebapçıların eskiden koyunun bacağını kemirirken şimdi vegan olması. Popüler olanın dayanılmaz cazibesi. Dini küçük görüp ona format atmak, birkaç yerden aparılmış danslı müzikli ayinlerle topluluğu gütmek. Kusura bakma kardeşim, kendine pagan de şaman de ya da ne istersen onu de ama sen ne olduğu belli olmayan ayinini kuranın ayeti ile süsleyemezsin. Din eklektik değildir. Din dediğin şeyin bir disiplini vardır. Belli çevresi, sınırları, şekli ve şemali vardır. Sen seversin sevmezsin. İnanırsın inanmazsın. Ben inanıyorum ama bu kadarına kudretim yetiyor dersin. Ya da ne bileyim külliyen inanmıyorum, sadece şu dağa inanıyorum, diyebilirsin. Bu konu bir Allah’ın kulunu dahi ilgilendirmez. Ama sen benim inanç sistemimi eğip bükemezsin. İnandığım dini de hor görüp komplekse girerek çarpıtıp şekil şükül bir hale getiremezsin. O işler öyle yürümüyor. Üzgünüm kusura bakmayın. Müslüman olduğunu iddia ediyorsan ve çok canın çekiyorsa bir vakti cemaatle kıl. Oruç tut. Aralıklı maralıklı, otofaji falan bilmiyorum ben. Dümdüz oruç. Bu işler bizim başımıza neden mi geliyor kaynağını gösteriyorum.
Tom Cruise ve başka Hollywood ünlüleri ile iyice öne çıkan bir tarikat; bundan 175 milyon yıl önce hüküm süren Galiktik bir konfederasyonun lideri Menü isimli varlık anlaşmazlık yaşadığı milyarlarca varlığı Dünya'ya göndererek Hawaii yakınlarında bir yanardağa atmış Günümüzde insanların yaşadığı acı ve sıkıntıların kaynağı, hâlen yeryüzünde olan o varlıkların ruhlarıdır. Bu ruhlara İngilizce: thetan denmektedir. Scientology'ye göre insanlar bu ruhların manevi baskısından kurtulunca gerçek mutluluğa kavuşacaklardır. Scientology üyeleri, insan ruhunu arındırmak ve vücudun bir köşesinde barındırmak için çeşitli yöntemler geliştirdiklerini iddia ederler. Bu yöntemlere İngilizce dianetics adını verirler.2006’da Tom Cruise ve Katie Holmes çifti bir bebek sahibi oldu. Holmes, Los Angeles’te, 3,6 kilo ağırlığında ve yaklaşık 50 cm. boyunda "Suri" adı verilen bir kız dünyaya getirdi. (Suri, İbranicede "prenses" anlamına geliyor.) Doğumun, "Scientology" tarikatının "sessizlik" kuralına göre gerçekleştiği belirtildi. Cruise, "Plasentayı yiyeceğim. Son derece besleyici. Hem kordonu hem de plasentayı yiyeceğim" demişti. Ancak, Tom Crusie’un bebeğin kordonunu ve plasentayı yediği ya da yemediği henüz açıklık kazanmadı.Bu işin merkezi Los Angeles California, yeşil renkli somotilerin, keto tarzı beslenmenin, meditasyonun ve inziva kamplarının merkezi. Daha öncesi hippilerin yaşam kültürünü Dol inthanon, Buddha Mountain, Doi Mae Salongu Tayland’ı, Mekke’yi Arafat’ı ve Arafat’ın eteğinde dedikodu eden teyzeleri de anlatırım. İlahiyatçı olmamanın bana verdiği dayanılmaz hafiflik ve yetkisizlikle hem de. Zevkle. Susuyorum. Konuşmaya başlarsam yazım buradan köyüme yol olur. Onu da başka zaman anlatırım. Kafalarımız şahane karışık.
Velhasıl bize de birileri oradan aparıyor bu popüler kültür şeyini. Hadi bakalım, yeni trendler bize şifa versin. Dünya var olduğu sürece bu tarikatlar menziller, şeyhler mübarekler ve dinlerle ilgili ritüeller devam edecek. İslam ruhbanlık dini midir, onu da ilahiyatçı bir arkadaş yeni lisanla açıklarsa sevinirim. Ama rica ediyorum, şu işin adını düzgün koyun. Bir başka sistemi eleştirmek ve hor görmek faşist zihniyetin ürünü oluyor. Yaptığım faşizan bir nefretle 21.yy. şamanlarına ve kutsal ruhlarına saldırmak değil. Mesele bunun ayırdını yapmak. İnandığın şeyi cesurca dile getirebilmek, eyleme geçebilmek. Kabulüm; bu sistemin bir parçası ve insan ihtiyacın sonucu karman çorman bir öğreti olduğu. Artık adını sen koy. Ben lafımı ortaya attım anlayan anlasın anlamayan da kusura bakmasın. Hadi kardeşim herkes kendi bahçesinde oynasın. Selam ve dua ile nameste.